Sistemli Düșünme Metodu
Türkçe de düzen, Arapça da nizam kelimelerinin karşılığı olarak kullanılan, Yunanca ile Latince’ deki türediği köken itibariyle birleşme, oluşma, yerleşme, bir araya gelme, bir arada durma anlamlarına gelen sistem; İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Portekizce, Farsça ve Rusça gibi dünya dillerine, yazılım ve seslendirme nüanslarıyla girmiş, adeta global bir hüviyet kazanarak insanlığa mâl olmuş değerli bir sözcük ve kavramdır.
Sistem kavramını Göksel Ataman, “Genel olarak düzenli bir biçimde birbirini etkileyen ve birbirine bağlı birimlerden, değişik bölümlerden oluşan ve genel bir plana göre kurulan, belirli bir sonuca ulaşmak için amaca yönelmiş bir bütündür” şeklinde tanımlar. Yahya Kaya, “Birbirine bağımlı olan iki veya daha fazla parçadan oluşan, çalışma ve özellikleri itibarıyla belirli bir sınırı olan örgütlenmiş ve bölünmez bir bütündür” diye tarif eder.
İnsan beynine, aklına, dimağına veya zihnine; “düşünme” aktivite ve süreçlerinin gerçekleştiği öncül ana kaynaklar olarak bakılabilir. Her insan, bu kaynakların istidat ve kapasiteleri ölçüsünde, düşünce semerelerine ulaşmak için, tefekkür de denen çok yönlü düşünme potansiyellerine fıtrat olarak açık durur.
Zira deliller üzerinde yoğunlaşmak tefekkür ise, geçmişi hatırlamak tezekkür, geleceği hesaba katmak tedebbür, sebep-sonuç bağını kurmak taakkul ve şimdi için yeni bir şey üretmek tefakkuh kavramlarına karşılık gelir.
Özellikle analitik ve alternatifli okumak, eşya ve hadiselerin perde arkasına basiretle bakmak, derin araştırmalar ve titiz incelemeler yapmak, insanın bu potansiyelini besler ve hareketlendirir. Ve zaman içerisinde iddia ve ispat edilen, adına ‘düşünce’ denilen fikir filizleri; icatların, keşiflerin ve tecrübelerin de beraberinde getirdiği destek ve teşvikler ile gelişerek olgunlaşır. Esasında mantık, matematik, fizik, felsefe, fen, tıp, astronomi gibi nice bilimlere, bu beslenen fidanın meyveleri dense sezadır.
“Sistem” ve “düşünme” kelimesi hakkındaki bu kısa hatırlatmalardan sonra, numune olarak, şimdi “sistemli düşünce” üzerinde kim, ne demiş ona bir göz atalım.
Sistemli Düşünme Tanımları
Nasıl ki insanoğlu ulaşım ve iletişimde hız kazanmak için bir kısım araçlar buldu ve bunları zamanla ilerletti. Aynen öyle de düşünme sahasında da doğruyu yanlışı birbirinden ayıran, tutarlı akıl yürütebilmek için bir alet olarak, “mantık” bilimini keşfetti. Tümevarım, tümdengelim, analoji ve geriçıkarım usullerini geliştirdi. Ayrıca mantığın temel öncül ve aksiyomlarını sorguladı, sınırlar çizdi ve güncelledi. Dahası klasik, sembolik ve bulanık mantık gibi özel alfabe veya gramerler sayesinde, akıl yürütme ve düşünme yöntemlerini kullanarak, daha sonraları bütüncül, analitik ve sistemli düşünce adı verilen çok zengin alternatif metotlara da ulaştı.
“Sistemli düşünme” türüne dair, muhtevası birbirine benzer pek çok tanımlama vardır. Onu, Vahap Tecim bir tarz şeklinde, “Genel bir bakış açısıyla, problem ile ilgili tüm yönleri hesaba katan, problemin veya olayın farklı parçaları arasındaki ilişkilere odaklanan, bir problem çözme yaklaşımı” olarak doğrudan izah eder. Filozof Churchman “Yaşanan ortamda ortaya çıkan problemler birbirleriyle o kadar ilişkilidir ki, hangisinden başlanması gerektiği çok bulanıktır” beyanıyla bu düşünce metodunun ipuçlarını ve zaruretini dolaylı vurgular.
Mahiyetini güzel ifade eden tanımlardan birini de Firdevs Güneş yapar. Onu yaklaşımı ise: “Çeşitli elemanlar ve aralarındaki ilişkileri içeren karmaşık bir bakış açısını içerir. Sistemli düşünme demek, bilinçli düşünmektir. Sistemli düşünmekte bir amacın ve hedefin olması önemlidir. Sistemli düşünce, bilinenden yola çıkarak, bilinmeyene ulaşmak ve mantıklı işlemlerle onu açıklığa kavuşturmaktır.” şeklindedir.
Anlaşıldığı üzere bu tanımlamalarda; bütünü meydana getiren elemanların tanınması, bu elemanların birbirleriyle münasebetlerinin bilinmesi, idrak etmede/kavramada/ algılamada şuur faktörü, gayenin temel bir unsur olması, eldeki verileri doğru değerlendirip mantık aracını kullanarak bilinmeyenleri bilinir kılmak, gibi hususlar peş peşe vurgulanıyor.
Sistemli Düşünmenin Değeri
Sistemli düşünme dünyada sadece insanlara hususi bir kabiliyettir. Bu istidat onun, konumunu, donanımını ve sorumluluğunu ifade eden bir hakikattir.
İnsan beyni şayet bilgisayarlardaki donanımlara benzetilirse, onun aklı da yazılımlar şeklinde kabul edebilir. Her insanda beyin vardır ama her insan her vakit akıllı davranamaz. Hatta o, akıl sağlığını kısmen veya tamamen yitirebilir de. Benzer şekilde her aklı olan insan da sistemli düşünceye sahip değildir. Sonuçta akıl beynin en önemli bir özelliği, düşünce de aklın en ehemmiyetli bir sıfatıdır.
Çağımızdaki nesillerin yetiştirilmesinde en önemli hususlardan biri, onlarda sistemli bir tefekkür bilincini öğretmektir. İyinin, güzelin ve doğrunun, doğu veya batıdan ortaya çıkması sonucu etkilemez. Bu düşüncenin öyle yararlı yanları vardır ki; mesela, sistemli düşünme bir olgun insan sıfatıdır. Bence, hakikat yolcusu her insan, bu altın gibi sıfat ile donatılması lazımken, maalesef bu pratikte bazen böyle olmayabilir.
Özellikle bu sıfatın gerek öğretilecek gerekse takip edilecek metotlar içerisindeki ayrı bir kıymeti vardır. Ne yazık ki, sistemli düşünme, sistemli çalışma ve çalışmada devamlılık gibi değeri yüksek şeylere, insanların pek çoğu iltifat etmez ve ilgi duymaz. Oysaki o, en kestirme, neticeye en yakın ve en sağlam düşünme yollarından biridir.
Fikirleri insanlığa duyurmanın, uzun soluklu metotlar geliştirmenin ve bu mevzuda argümanlar oluşturmanın ilk adımı, hayati bir meseledir. İşte bunun için evvelâ “sistemli düşünme” şarttır. Bir şey yapmadan evvel düşünmek, yemeden evvel çiğnemek gibi bir şeydir. İnsan çiğnemeden bir şey yutmaya kalkarsa, o şey yutağa takılı kalabilir ve dahi kişi boğulabilir. Hatta yutsa bile, bu durumda midenin yükünü artırmış olur.
Sistemli Düşüncenin Temelleri
Kâşif, mucit, araştırmacı, uzman, âlim ve idareciler belirli bir konuya yoğunlaştıklarında bilinçli olarak bir akıl yürütmek durumundadır. Yani bir çeşit düşünme metodu uygularlar.
Neyi düşüneceğimizden daha önemli bir husus vardır ki, o da nasıl düşüneceğimizdir. Hatta en öncelikli mesele, hangi konunun ya da problemin ne tür bir düşünme türü veya türleri ile ele alıp çözümler geliştirmek gerektiği üzerine olmalıdır.
Esasında düşünce metotlarının her biri insanı hedeflerine götüren birer araçtırlar. Karanlık noktaları aydınlatmada kullanılan ışık kaynağıdırlar.
Herhangi bir konu, onu da içine alan daha büyük bir konunun parçasıdır. Aynı zamanda o konu, kendi içinde daha küçük konuların da bileşkesidir. Böyle olunca, hangi mevzu olursa olsun, ortada iç içe bir sistem kümesi vardır ve mantıklı yol, ilgili elemanlarından oluşan o meseleyi “sistemli düşünme” ile takip etmektir.
İnsanın aklına gelen her çağrışım, hatırlama ve anımsamalara düşünce denemez. Zira sistemli düşünmenin bir temeli vardır. Bu temel ilkeler, hedefe odaklanma, sağlam malzeme ve doğru bilgi kullanma, engeller çıkınca pes etmeme, araştırma gayreti, konuya kilitlenme ve yeni talepler karşısında sürekli iletişimde olma gibi hususlardır.
Sistem, günümüzde, gerek “Sistem Mühendisliği” alanıyla mühendislik fakültelerinde veya fen bilimleri bünyesinde, gerekse “sistemli düşünme” namıyla bir düşünme tarzı şeklinde felsefenin bir alanı olarak sosyal bilimlerde yerini almıştır. Dolaysıyla o her iki temel sahada da kendini kabul ettirmiştir.
Sistemli Düşünmenin Bazı Özellikleri
Topyekûn varlığı veya bir parçasını ya da eşya ve hadiseleri okuyup anlama adına araştırma ve inceleme yaparken, bunların alan, sınır, hedef ve gayelerinin yanında, evvela temel doğru ve yanlış unsurları kavrama, sonra esnek ve yorumlanabilir kısımlarını bilme, ardında da nötr ve tarafsız taraflarını görebilme, sistemli düşüncenin çok yönlü temel özelliklerindendir.
Aktif ve dinamik bir yapı olan sistemli düşüncenin hususiyetlerine; ele aldığı herhangi bir konunun, kendisinin dışında kalan hususlarla alakasını, bünyesindeki her bir parçayı ve bunun diğer parçalarla ilişkisini, hatta bu mekanizmanın bir sonucu konumundaki semerelerinin tamamını birden mülahazaya alan, dengeli ve objektif düşünme metodu ilavesi de pekâlâ yapılabilir.
Mesela bir eğitim modelini araştırıp incelerken, bu yapının dışında kalan insanların görüşleri ve algıları; bizzat ya da dolaylı işin içinde olan kişiler; ürünleri sayılan mezunlarının ayrı ayrı bakış açıları, makul yörüngeyi bulma adına, ölçme ve değerlendirmede kullanılması gereken farklı faktörlerdir.
Soyut veya somut herhangi bir beşerî sistemi eksiksiz tasarlama, sağlam yapma, sürekli çalıştırma ve doğru işletme kadar, yine onu denetleme, ıslah etme, güncelleme ve geliştirme gibi alt sistemlere ihtiyaç vardır.
Her sistemin önemli ortak bir özelliği de bünyesinde, hem alt sistemlerin hem de kendisini kapsayan üst sistemlerinin olmasıdır.
Sistemli düşünme ve çalışma, araştırmacı ve amatör ruhları profesyonelliğe taşıyan bir araçtır. Yine sistemli düşüncede esneklik özelliği, adeta ondaki hiyerarşi ve disiplinin ruhudur. Zira somut beden, ancak soyut ruh ile canlı kalabilir.
Nasıl ki her insanın bir karakteri vardır. Şayet bu düşünme yöntemin bir mizacı mevzu bahis olsa, öncelikle şu 14 husus sayılabilir:
- Başlangıçta bir amaç ve hedefin olması gerekir.
- Zihinleri mecburi olarak disiplin altında tutar.
- Alışması zor ama başarıyı kolaylaştırır.
- Nedensellikte, doğrusal değil döngüsel ilişkiyi esas alınır.
- Anlama, parçalara değil bütüncül bakarak ulaşır.
- Bütünün parça ile olan ilişkisi analitik incelenir.
- Parçalar arası etkileşimi kesinlikle hesaba katar.
- Statik, dinamik, mekanik, organik unsurları bünyesinde bulundurabilir.
- Soyut- somut, fizik-metafizik, kavramsal-sosyal sistem türleri olabilir.
- Hiyerarşi kurulur, işletilir ve kontrol edilir.
- Farklı bakış açıları ile mevzunun tüm yönleri düşünülür.
- Yürütme esnasında esneklik ve alternatif plan bulunur.
- Konuların hem iç hem dış faktörleri tespit edilir.
- Tekrarlanabilme, yanlışlama ve indirgeme yolları uygulanır.
Bu Yöntemin İki Semeresi: Hedef ve Aksiyon
Sistemi meydana getiren her bir parça veya unsurun, kendine has işlevi, diğer parçalarla bağı veya münasebeti, yapının bütününe bakan bir misyonu vardır. Hiçbir parça tek başına sistemin amacını, hedefini objektif bir şekilde tanımlamaya kâfi gelemez. Öyleyse farklı renklerden müteşekkil bu anlamlı mozaik ancak sistemli bir yaklaşım sayesinde kavranabilir.
Aksiyon -ister soyut isterse somut olsun- gerçek düşüncenin, gerçek düşünce de sistemli düşünmenin bir ürünüdür. Ayrıca gerçeklerle çelişen düşüncelerin, gerektiğinde bir kenara konması da bu metodun ayrı bir semeresidir.
Düşünmek fiili bir tohumsa, ‘düşünce’ de bu tohumun meyvesidir. Gerçek düşünmenin özünde ‘aksiyon’ boyutu vardır. İşte esasında bu cevher veya bu iç eylem, bir taklit değil bir ilktir.
Mesela yer çekimi kanununu, suyun kaldırma kuvvetini, Dünya’nın elips şeklinde olduğunu ve kendisinin Güneş etrafında belirli periyotlarla döndüğünü ilk kez söylemek; sıfırı tanımlayıp cebirsel işlemlerde ilk defa kullanmak; elektriği icat etmek gibi, bütün bu ve benzeri konular haddizatında bir aksiyondur. Sonradan bunların tekrarı ve kullanılması ise bir nevi taklittir, arazdır ama iç eylem değildir.
Bu Metot ile Problemlere Bakış
Sistemli düşünebilen bir dimağ, ele aldığı mevzu karmaşık veya kompleks görünse dahi, ‘değişkenler’ olarak tanımlanan iç unsurları ve ‘faktörler’ şeklinde adlandırılan dış etkenleri tanımlar. Dolayısıyla her iki temel parametre grubunu tasnifler. Bu sayede o, önüne çıkması muhtemel engellere takılmadan hedefine ulaşabilir.
Mesela böylesi dimağlar, her herhangi bir problem, sorun veya soru ile yüz yüze geldiğinde hemencecik sadece çözüm ya da cevaba odaklanmaz. Onlar, problem ya da soru doğru mu, çözüm için veriler yeterli mi, muhatap ben miyim ve ben tek başıma bunun altından kalkabilir miyim, ne zaman/ nereden/nasıl/niçin müdahale etmeliyim, bu sorudan maksat acaba sadece sorunun çözülmesi olmayabilir mi gibi, sistemli düşünme argümanlarını da kullanır.
Aksine, düşünmedeki sistemsizliğin akıbetinin hüsran olduğuna, şu acı misal ışık tutar: Boğazına bıçak dayanmış, canı tehlikedeki bir insan karşımızda can havliyle imdat beklerken, o sırada olayı izleyen bir kişi, tehlikedeki adamın, iş yerinde yapmış olduğu eski bir davranışının yanlışlığını iddia ederek, bunu öğrenmek istediğini gündeme getirse, ancak sistemli düşünmeyenler gidip araştırma (!) yapmaya kalkar. Tabi döndüklerinde cevap verecek birilerini bulabilirlerse… Zira bu zaman kaybı, boğazdaki nefesin kesilmesine sebep olabilir.
Sonuç
İnceleme ve araştırmaların sonucunda başta kâşif ve mucitler görmektedirler ki, evren ve onun herhangi bir parçasında, en küçüğünden en büyüğüne kadar, canlı/cansız, soyut/somut, fizik/metafizik, mikro/makro bütün âlemler ahenkle işleyen sistemlerle doludur.
En baştan itibaren varlıktaki nizamı kabul ederek, onun içindeki alt sistemleri ve bunların birbirleriyle irtibatlarını, sebep ve sonuç ilişkilerini hikmetleriyle beraber anlama gayreti, sistemli bir yaklaşımdır. Ayrıca sağlıklı ve kolay bir yöntemdir. Ama güya objektif olamama kaygısıyla, bu nizama bigâne veya tarafsız kalarak varlıktaki sırları, ahengi keşfetme çabası, diğerine kıyasla her ne kadar yorucu ve sistemsiz olsa da tabii ki bu da zor bir tercihtir.
Nâzım’ı kalben kabul edip-etmemek elbette bir inanç konusudur. Ama selim akıllar, sistem de diyebileceğimiz mükemmel bu nizamı, farklı bilim dalı başlıkları altında, tekvini ayetler manzumesi olarak bilinçli veya bilinçsiz ilan ve itiraf ederler. Hâlbuki nizamları, tabiata, tesadüf veya sebeplere beyhude dayandırma çabası bu sistemleri reddetmek değil, aksine bu harikulade nizamları, kozaliteyi kabul edip, onlara haddizatında “Bir gerçek sahip” arayışı değil midir?
Öyleyse hakikat arayışındaki insan, kendisindeki potansiyel nispetinde, iç içe sistemlerle süslenmiş fizik ve metafizik âlemleri ancak “sistemli düşünme” sayesinde gerçek mana, maksat ve mahiyetiyle okuyup anlayabilir.
Kaynakça
- Henry George Liddell, Sistem Kavramı, A Greek-English Lexicon, Sayfa:1819
- Prof. Dr. Göksel Ataman, İşletme Yönetimi: Temel Kavramlar ve Yeni Yaklaşımlar, Sayfa: 131
- Prof. Dr. Yahya Kemal Kaya, Eğitim Yönetimi: Kuram ve Türkiyeʼdeki Uygulama, Sayfa: 81
- Prof. Dr. Vahap Tecim, Sistem Yaklaşımı ve Soft Sistem Düşüncesi, / D.E.Ü. İ.İ.B.F. Dergisi Cilt:19 Sayı:2
- Prof. Dr. Charles West Churchman, The Systems Approach
- Prof. Dr. Firdevs Güneş, Öğrencilerin Düşünme Becerilerini Geliştirme, TÜBAR-XXXII, Sayfa: 133